Geçen hafta korkulardan bahsetmiştim. Benim için Özgürlüğü kaybetmenin en öne çıkan korku olduğunu itiraf ettim. Daha fazla özgürlüğü toplumsal sınırlar çerçevesinde değerlendirmiştim. Bu hafta ise ÖZGÜRLÜK hissini yazmak istiyorum. Bu yazıyı yazmadan önce Özgürlük kelimesini Google ‘da aradığımda genelde kendini özgür hissettiren aktivite ya da durumlar belirtilmiş. Yağmurda yürümek, rüzgara karşı yürümek, yüzmek, kendini idare edecek maddi koşullara sahip olmak ,seyahat etmek , spor vs. özgürleştirici aktiviteler olarak yazılmış. Fakat özgür hissetmek tanımlanmamış. Özgürlük hissi nasıl bir şeydir ? neye benzer ? Ben özgürüm dediğiniz an kendinizi nasıl hissedersiniz ? Son zamanlarda bu duyguyu tanımlamak üzerine düşünüyorum.
Özgür hissetmeyi tanımlamak ve yazmak bile bana kendimi iyi hissettiriyor. ‘Ben özgürüm’ diyorum ve kendimi dinliyorum. Gökyüzünde kanatlarını açmış bir kuş gibi vücudum sınırlarını aşıyor, daha bir genişleyip büyüyorum. Sadece vücut sınırlarım değil, kalbim de aldığım her nefes ile , o duyguyla büyüyor; özgüven, yapabilirlik duygusu ve enerjiyi hissediyorsun.
Eğer özgürsen;
-Hayal edebiliyorsun, hayallerine sınır koymuyorsun.
-İsteme ve harekete geçme enerjin oluyor ve tabi harekete geçiyorsun.
-Var olmanın özgürlüğü ile mutlu hissediyorsun. Bireysel farklılığınla bir değer olduğunu düşünüyorsun.
-En önemlisi sadece istediğini yapma değil, istemediğini yapmama, seçme hakkına sahipsin. Yani güçlüsün.
Yazmak güçlü bir özgürlük duygusu; bu sayede kendi sınırlarını aşabilir, kuşların kanatları gibi sen de zihninin sınırlarını açarak gelişebilirsin; ama yazabilme özgürlüğünü hissetmek ciddi bir gelişim yolculuğu ve cesaret gerektiriyor. Öyle ki ben her şeyi yazarım dediğin anda bile iç sesin hatta zihnin düşüncelerine kelepçe takabiliyor. İfade etmek bir yana; düşünmekten, fısıldamaktan korkunca, işte genleşen özgürlük alanı yerine , tekrar içe doğru sınırlar, korkular öne çıkmaya başlıyor. Kişisel olarak bu kadar açık olmaktan korkuyorsun, yazdıklarının hatta düşündüklerinin beğenilmemesinden korkuyorsun, toplumsal engeller ve algıların etkilerini düşünüyorsun ve bir bakıyorsun ki, kollarını sonuna kadar açmış, kocaman kalbini hisseden özgür sen;hoop küçülüp bir yavru ürkek kedi gibi kalmışsın.
Şu dönemde ben yazarak , öncelikle kendime koyduğum engellerini aşmaya ve zihnimi, duygularımı özgürleştirmeye çalışıyorum. Fena gelmiyor bu süreç ama daha gidecek çok yolum var.
Artık blogda günce yanında yeni bir yazı dizisine başlıyorum. Neler planlıyoruz bir sonraki yazıda..