2018 yılının son 3 günündeyiz.
Dergilerde, internet yazılarında 2019’u karşılarken, kişisel muhasebelerin yapıldığı, yeni yıl için dilekler, yapılacaklar listelerinin öne çıktığını görüyorum.
Yılı bitirirken kendim için bir yazı yazmayı planlıyordum; fakat Fernando Pessoa’nın “Huzursuzluğun Kitabı”nda “İyi Hayal Kurma Sanatı” bölümünü okurken, “işte bu” dedim. Bundan daha güzel , yeni yılı karşılarken yeni bir bakış açısı kazandıracak yaklaşım olabilir mi?
2019’a üç kala, onun için bırakın yapılacaklar listesini bir kenara , hayal edin diyorum. Nasıl mı?
Artık sözü , Portekiz’in en önemli yazarlarından Fernando Pessao’nun kitabın “İyi Hayal Kurma Sanatı” üzerine yazdıklarına bırakıyorum.
İyi Hayal Kurma Sanatı
“ En başta hiçbir şeye saygı göstermemeye, inanmaya, hiçbir (…) özen göstereceksin. Bununla birlikte, hiç saygı duymadıklarına karşı tavrını ortaya koyarken, bir şeylere saygı gösterme isteğini de koruyacaksın; sevmediklerinden tiksinirken, sevmeye duyulan sancılı arzuyu; hayatı küçümserken onu yaşamanın ve sevmenin ne kadar da güzel olduğunu aklında tutacaksın. Böylece hayallerinin temelini atmış olacaksın.
Gerçekleştirmeye soyunduğun yapıtın, geri kalan her şeyin en tepesinde durduğunu aklından çıkarmayasın sakın. Hayal etmek, kendini bulmak demektir. Ruhunun Kristof Kolomb’u olacaksın. Ruhundaki manzaraların peşine düşeceksin. Dolayısıyla doğru istikamete gittiğinden, aletlerinin hatasız çalıştığından emin olmalısın.
Hayal kurma sanatı zordur, çünkü bütün çabanın, çaba harcamamaya yoğunlaşmaktan ibaret olduğu edilgenlik sanatıdır. Uyuma sanatı diye bir şey olsa aşağı yukarı buna benzerdi.
Şunu da unutma ki hayal kurma sanatı, hayallerimize yön verme sanatı değildir. Yön vermek, bir eylemdir. Gerçek hayalci kendine bırakır kendini, kendisinin kendini sahiplenmesini bekler.
Ne yapacağını düşünme sakın. Yapma.
Hayatını yaşa. O seni yaşamasın.
Doğruda ve yanlışta, zevkte ve sıkıntıda gerçek varlığını kuşan. Bunu ancak hayal kurarak başarabilirsin, çünkü gerçek hayatın, insan hayatın, kendini geç bir kalem; başkalarına ait olandır. Dolayısıyla hayatın yerine hayali koyacak, sırf mükemmelliği hayal etmeyi iş edineceksin. Doğumundan ölümüne dek, gerçek hayattaki eylemlerin hiçbirinde iş gören sen değilsin: İş görülürsün; yaşamazsın: Sadece yaşanırsın.
Fikir yürütme, (…), hepsi kolaylaşacak (…), çünkü benim için varsa yoksa hayal. Kendime hayal et şunu, der ve hayal ederim. İçimde bir filozof yaratırım bazen, o büyük bir ciddiyetle felsefelerinden bahsederken, ben de soylu bir delikanlı olarak kızına kur yaparım, ki onun da evinin penceresinden bakan ruhuyumdur.
Bildiklerim haliyle sınırlar beni. Hem kim bilir; belki hayal ede ede belki daha iyilerini de yapabilirim bir gün. Ama değmez. Böyle yetiyorum kendime.
………. Bir şey hissediyorsam da, içimde beliren sıradan bir adamın görünür hale gelen kimliğinde, belli belirsiz algılanıyor ancak. Özvarlığımın yerine hayallerimi koydum. Her birimiz, kendi kurduğumuz hayaliz sadece. Ben ise bu bile değilim.
Hayal her şeyin yerini tutabilir. Gerçek bir çaba yokken, çaba fikrini barındırabilir. Hayalimde, korkmaktan, vurulmaktan çekinmeden savaşlara katılabilirim. Zaten asla varamayacağım bir gerçekliğe ulaşmak için uğraşmaksızın; çözemeyeceğimi gayet iyi bildiğim bir soruna çözmeye niyet etmeksizin; (…) olmadan fikir yürütebilirim…. Yeter ki hayalleri canlandırmayı, berraklaştırmayı, gerçek kılmayı bileyim. Bu da için için, çalışmayla, sabırla olur.”