Hayat, yapmak zorunda olduklarımız ve yapmak istediklerimiz arasında bırakır bizi. Ve seçim hep iki şey arasında bizi sıkıştırır; koşmayı mı tercih edersin yoksa durmayı mı? Koşmak iyi bir seçim olarak sunulur, durmak ise atalet. Hâlbuki doğanın kendisinde de akmak ve durmak iç içedir. Koşabilmek için zaman zaman durmak gerekir. İktisat okudum ve bankacı oldum. Bu hayatın bana sunduğu( ve aslında tercih ettiğim) yol buydu. Sabah trafiği, öğle arası koşuşturması, akşam trafiği; kısacası şehir hayatının bitmek tükenmek bilmeyen koşturması ve karmaşası içinde bu düzene ayak uydurmaya başladım; seçtiğim yolda henüz bedensel ve ruhsal dengenin sağlanmasının ne demek olduğunu bilmeden.
Meslek hastalığıdır bilenler bilir; çok oturmaktan omurga ağrıları başlar önce. Ve bilgisayarın karşısında pozisyon değiştirmeden saatlerce çalışmak bir müddet sonra boyun ağrısı olarak gösterir kendini. Şehir hayatının getirdiği stres de eklenince bunlara, hem bedensel hem de ruhsal travmalara sebep olabilir.
Yin Yoga ile kendimde fark ettiğim bu bedensel ve ruhsal sıkışıklığa çare olabilecek bir şeyler aradığım sırada tanıştım. Bazen sadece durmanın, ruhunda ve bedeninde nasıl da yer açtığını deneyimledim. Önceleri sadece fiziksel boyutta hissettiğim rahatlama, zamanla hayatımdaki stres düzeyini de azaltmaya başladı. Ve Yoga eğitimi almaya karar verdim. Eğitim alma kararım, kişisel pratiğimi derinleştirme isteğimden doğdu aslında. Bu süre boyunca, aldığım dersler ise bambaşkaydı. Birçok insanın bildiği ‘Her kötülüğün içinde bir iyilik ve her iyiliğin içinde bir kötülük’ cümlesi artık benim hayatımda çözmem gereken bir ders olmaya başlamıştı o sıralarda. İstanbul’da yaşadığım hayat bir taraftan güzeldi, diğer taraftan zorlayıcıydı. Boğazda çay içmekten vazgeçemeyip bu şehrin de kaosuna kızan insanlardan biriydim nihayetinde. Yoga ile hayatıma giren ‘Denge bulma arayışı’, beni paylaşmaya itti. Yin Yoga’nın sakinleşmeye davet eden, biraz durup o anın keyfini anlamana ve hem bedenen hem de ruhen gevşemene yardımcı olan tarzını çok sevdim. Ve öğrendiklerimi, deneyimlediklerimi paylaşmaya karar verdim; bana iyi gelen şey mutlaka ki bir yerlerde birilerine de iyi gelecekti. Kendim için başladığım yolculuk artık yanımda yürüyenler ile anlamlanmaya başladı. ‘Herkese dokunamam belki ama isteyenlerle bu yolculuğu paylaşabilirim’ düşüncesi ile Yoga dersleri vermeye başladım.
Yapmak zorunda olduklarımıza devam ederken, durup biraz nefes almayı, kendimizi akışa bırakmayı(ki bu asla atalet değildir) öğrenmemiz gerekiyor. Koşun ama ara sıra durmayı da deneyin; nefes almanın mucizesini ancak durduğunuz zaman anlayacaksınız.
Sevgiler
Özge Akalın
Özge Akalın Kimdir?
1983’de Erzurum’da doğdum.
Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdim. Yaklaşık 8 yıldır Bankacılık sektöründe çalışıyorum.
Sporu ve sanatı seven, çok okuyan ve teşvik eden bir ailede büyüdüm. Kitaplara meraklıyım. Kitaplar beni yazmaya itti; çocukluğumdan beri yazıyorum. Psikoloji ve sosyoloji ilgi alanlarım.
Yoga Eğitmeniyim. Yin ve Hatha Yoga dersleri veriyorum.