Mucize yıl 2017

Mucize yıl 2017 1280 631 Aylin Satun Olsun

Aylardır yazamıyorum. Tam zihnimden yazmak için planlar yapıyorum ki, hafta geçmeden ülkemizde hepimizi üzen, sarsıcı olaylar peşi sıra geliyor. Kelimeler anlamsız kalıyor. Olayları yorumlamak, bir bilen konumunda yazılar yazmayı bu koşullarda iddialı buluyorum. Olaylardan bağımsız duyguları, farklı konularda kişisel deneyimleri yazmak da yakışıksız geliyor bana ve vazgeçiyorum. Vazgeçmek, ertelemek, kaygılanmak çokça yaptığım eylemler oldu bu sene.

2017’ye bir kala kendimle yılın muhasebesini yapıyorum. 2017 umutlarımı, dileklerimi, hedeflerimi yazacağım ama peki bu yılı nasıl geçirdim? Olumlu tarafları da yok değil. Öncelikle istemli ya da istemsiz sabretmeyi öğreniyorum; korkularımla yüzleşmeye, kendimi zorla da olsa tanımaya çalıştım. Hayal kırıklıklarım çok olsa da oldukça farklı şeyler de yaptım. Bir şirket kurdum. Blog sürekliliği olmasa da yazmaya başladım. Bir konferans yaptım. Oğlumla daha fazla zaman geçirdim. Belirsizliklerden hiç hoşlanmayan ben girişimci olup, böylesine dalgalı sularda bir iş oluşturmaya ve büyütmeye çalıştım. Yeni bir kimlikle yeni ilişkiler oluşturup, var olan ilişkilerimi dönüştürüp, yeniden anlamlandırmaya uğraştım. Hala gelecek kaygımı yenemedim. Hala Carpe diem desem de, zihnimdeki muhalif sese kulak kapamayı başaramadım; ama hissediyorum. Tekrar iç enerjim yükseliyor , tekrar iç benliğimle buluşup yeni benden mutlu olmaya başlıyorum.

Hayallerim , tutkularım, öğrenme isteğim, enerjim ise hep çok çok yüksek… Zihnimdeki iç kavgayı saymaz isek sahip olduklarıma olan farkındalığım sürekli artıyor. Gelelim 2017 yılına .. Hayat devam ediyor. Yeni bir yıl, tekrardan başlayan 365 gün , yeniden başlama duygusu, yapılmayanları yapma enerjisi verdiği için güzel. Türkiye’de yaşayanlar ise daha fazla 2017’ye başlamak için heyecanlıyız. Ölümleri, terörü, çatışmaları, umutsuzluğu bu yılda bırakma umudundayız. Ben de öyle hissediyorum. 2017 başlangıçlar ve mucizeler yılı olacak.

“Düzenim bozulur, hayatımın altı, üstüne gelir diye endişe etme; nereden bilebilirsin, hayatın altının üstünden daha iyi olup olmayacağını?.” (Şems-i Tebrizi)

Yaşadığım ülkenin son 1 yıl içinde gerçekten altı üstüne geldi tanımı yanlış değil. Kişisel yaşamlarımızdaki değişimlerde çok da küçük sayılmaz ama Şemsin dediği gibi bu alt üst olmada , yeni düzenin bize neler getireceği birazda iç motivasyon ve yaklaşımımız ile alakalı.

Bu sene ben yine bir 2017 listesi hazırladım. Spor, zayıflama, yeni şeyler öğrenme, yeni ülkeler görme klasik listede yer alan kalemler. Bu sene ise farklar neler derseniz;

  • Hayatı mucize olarak yaşamak, buna inanmak
  • Sadece spor değil bütünsel sağlık
  • Daha fazla kişisel zaman
  • El becerilerine zaman ayırmak
  • Kişisel web sayfamı  uzman yazılarından çıkarıp açık günce haline getirmek
  • Kendime dürüst olmak var.

Bu yazıyı ünlü Hintli şair, yazar Rabindranath Tagor’un Hayata Dair şiiri ile bitirmek istedim. Ortaokulda kütüphaneden aldığım Gora isimli romanı ile onu tanımışdım. Bu ilham verici adamın Hayata Dair şiiri, 2017’de ihtiyacımız olan cesareti bize vermesi dileğiyle, kahkahası bol, hüznü az bir 2017 diliyorum.

Hayata Dair…

Düşünüyorum da,
sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek…
Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi,
naif yönlerimizin keşfedilmesi,
cesaretsizliğimizin anlaşılması,
korkularımızın paylaşılması
sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.
Kabuklarımızın altında
kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız…
…Ve ne kadar güçlü korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında.
Hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden.
İstiridyeler, deniz minareleri, midyeler.
Kirpiler ve kaplumbağalar gibi.
Sahi koruyor mu bizi bu çatlamamış sert kabuk?
Kimse incitemiyor mu duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi?
Yoksa zarar mı veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize.?
Hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi?
duygularımızı bastırıyor, el ele tutuşmamızı engelliyor mu?
Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak.
Ne çıkar ateşböceği sansalar beni?

Belki en hoyrat yürek bile ateşböceğinin
o uçucu, masum, sevimli çocuksuluğuna
el kaldırmaya kıyamaz?
Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım
karşımdakine.
O da çözülecek belki.
Samimi ve güvenliksiz, silahsız biriyle göz göze gelince.
Oysa bir görebilsek bunu.
Kalmadı böyle insanlar demesek.
Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak.
Kırılmaktan korkmasak.
İncinsek, yaralansak.
Ne olur bir darbe daha alsak.
Yeniden açsak kendimizi, atabilsek o kabuğu.
Denesek. Risk alsak. Yanılsak. Fark etmez.

Tekrar, tekrar bıkmadan denesek.
Ve kucaklaşsak yeniden.
Tıpkı eskisi gibi.
Ne olduğunu anlayamadığımız o onbeş yıldan öncesi gibi.
O zaman fark edeceğiz.
Ne kadar özlediğimizi birbirimizi.
Neler biriktirdiğimizi,
kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi.
Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa.
Vakit az, paylaşmak, sarılmak için.
Yaşadığımız coğrafya zor, sartları ağır.
Yüreği daha fazla küstürmemek lazım.
Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan.
Ve koşullar bir türlü düzelmeyen.
Sevgiye çok ihtiyacımız var.
Ufukta kara bir kış görünüyor.
Ancak birbirimize sokulursak atlatırız o günleri.
Kırın o sert, o ağır kabuklarınızı.
Kurtulun bu yükten.
Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize.
Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri.
Hem hepimiz bir yıldızız.
Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi.

2017 mucizeler

2017 de mucizeler gerçek olacak

Rabindranath Tagore

Web sitemiz, çoğunlukla 3. taraf hizmetlerinden gelen çerezleri kullanır. Konu hakkında daha fazla detay için Gizlilik Politikamızı okuyabilirsiniz.