Anne olmanın avantajları çok.
Biri de oğlum sayesinde networking imkanı. Yeni arkadaşlar edinebilmem. Son 4-5 yılda hayatımıza giren insanlarda oğlumun katkısına bakınca gözardı edilemeyecek bir kaynak çocuk ile oluşturulan ağ.
Dilara’yı da böyle tanıdım. Oğlumun okul arkadaşının annesi. Bir değil 2 çocuk annesi. O , alımlı ve sıcakkanlı bir kadın. Konuşurken insanı rahatlatıyor. Bir o kadar da yaratıcı ve estetik zevkleri var.
Bir süredir işinden ayrılmış ve çocuklarını büyütüyordu. Yıllarca dil okulu işletmeciliği, ardından aile şirketinde lojistik yöneticiliği yaptıktan sonra ‘önce çocuklarım’ deyip , iş hayatına ara vermiş. Vermiş ama bir yandan çocukları ile ilgilenirken, bir yandan da hobisi olan ‘YEME-İÇME’ konusuna da adam akıllı dalmıştı. Pastacılık, pasta süsleme, dünya mutfakları yemekleri derken bir kurstan diğerine içindeki yemek yapma arzusunu , ‘işi okulunda öğrenme’ tercihi ile besliyor , geliştiriyordu.Çocuklar tabi ki bu durumdan çok memnun idi. Alara’nın evine gitmek demek, harika kek ve pastaları mideye indirmek demekti.
Daha sonra bu konuda daha enine boyuna bir eğitim almak istedi ve 5 ay boyunca Mutfak Sanatları Akademisinde Chef &Owner eğitimine devam etti. Sabahın köründe kalkıp akşam 21:00 den önce eve dönmüyordu ama olsun. Tutkusunun peşinde olduğu için eşi de , anne babası da ona destek oluyordu.
Zaman zaman hayallerinden bahsediyordu. Çocuk küçük şu anda ancak bir blog açıp yaptıklarımı , öğrendiklerimi paylaşırım diyordu. Diğer yandan hayalleri zapt edilemeyecek kadar büyüktü. İstanbul’da Türk mutfağı için ‘fine dining’ özel bir restaurant açmak istiyordu.
Ve herşey bir anda oldu. Son zamanlarda ‘Herşeyi evrenden iste ve akışa bırak!’ deniyor ya, sanırım Dilara ‘da bunu yaptı. Hayali öylesine canlı idi ki kafasında, kendisinin bile beklemediği bir anda Kafe işletmecisi oluverdi.
Dilara Ataşehir’de bir sitede oturuyor. Sitenin bir kafeteryası var. Havuz kenarındaki bu site kafeteryası hem öğlen hem akşam servis veriyor. Birgün kafede otururken, kafeterya işletmecisinin kafeyi devretmek istediğini öğreniyorlar . Neden sen almıyorsun, yaparsın, yapamazsın derken oluveriyor ve bir hafta içinde Dilara’nın site içinde bir kafesi oluyor. CAFE DE SOLE .
Dilara yerin işletmeciliğini alınca herşey baştan sona değişti. Aydınlık, beyaz tertemiz örtüler. Minimal bir tasarım. Adından da anlaşılacağı gibi yer Dilara’nın Güneşi olarak parlayan bir yer oldu. Cafe De Sol’un mutfağı ise Mutfak Sanatları Akademisinden yakın bir arkadaşı, şef Murat Şahinkaya’ya teslim edilmiş. Tüm ekibi baştan birlikte oluşturdular.
Çocuklar ev köftesine ve mozaik pastasına bayılıyorlar.
Ben ise deniz ürünlerini, mezelerini ve tabi ki salatalarını seviyorum.
Bu bir site kafesi ama artık bizim eş dost olarak toplanıp, keyifli zaman geçirdiğimiz bir buluşma noktası oldu.
Sizinde yolunuz düşerse ve gitmek isterseniz Site kapısında Dilara hanımın Kafesine geldim demeniz yeterli. Benden söylemesi, bir kere deneyin.
Bu yazıyı neden yazdım ?
Çünkü bu harika bir kadın hikayesi. Kadın isterse, insan isterse ikinci, üçüncü hatta dördüncü kariyer yapabilir. Bu girişimci hikayelerini, yeniden yeniden deneyen kadınları herkes tanısın istiyorum. Dilara başarılı oldu; çünkü,
-Hobisini, hayalini besledi ve büyüttü. Tutkusunu kaybetmedi.
– Hobisini eğitimle geliştirdi ve büyüttü.Konuşurken söylediği önemli bir nokta alaylı değil, okullu olmanın hizmet sektöründe ne kadar önemli olduğu idi. Hala öğrenmeye çalışıyor.
-Risk aldı. Bir site ortamında hem hayalini gerçekleştirmek, hem para kazanmak kolay değildi ama bu onu hedefe giden bir adım olarak gördü.
-Konfor alanından çıktı. Eğitimi süresince geceli gündüzlü çalıştı. Bu sezon tatili unuttu.
-Eşi ve annesi bu süreçte ona destek oldu. Her başarılı kadının ardında bir eş ve anne olduğu red edilmez bir gerçek.